Özel Haber

Yunus Emre Karakaya, ‘Geç Kalanlar’ı anlattı

Merhaba Yunus Emre bey, kaleme aldığınız ilk şiir kitabınız ‘Geç Kalanlar’ hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?

 

Geç Kalanlar kitabı, “şu deli gönül ne zaman dinecek ey gönül” cümlesi ile başlar ve insanın dinmek bilmeyen gönül yorgunluğunun peşinden gitmesini, zamanın meshur sokaklarında kendine yol bulma arayışlarını anlatır aslında. Şiirlerimde temel olarak gönül yorgunluğunun peşinden giderek zamanın ve hayata geç kalmanın insanın ruhuna verdiği çıkmazı anlatmak istedim.

 

Şiir yazmaya ne zaman başladınız, ilk şiirinizin konusu nedir? Biraz bilgi verebilir misiniz?

Ben şiir yazmaya dokuz yaşında başladım. Tuhaftır ki dokuz yaşında olsam bile ilk şiirimde dahi yalnızlık ve kaderden bahsetmişim. Aslında zaman ile problemimin olacağı daha dokuz yaşındayken belliymiş. Tabi, zaman geçtikçe yazdığım şiirlerimi daha iyi anlıyorum.

 

İlk okuduğunuz şairler kimdir? Şiirlerinizde etkileri sizce görünüyor mu?

Benim ilk okuduğum, daha doğrusu kitabını aldığım iki şair vardır. Hatta hiç unutmam ilk kitabımı bayram harçlıklarımı biriktirerek almıştım. Necip Fazıl Kısakürek ve Atilla İlhan. Her iki şair de beni çok etkilemiş ve şiirlerimde bahsi geçen şairlerin yansımalarını görmüştüm. Ama yazdığım ilk şiirlerimi bir kenara bırakarak özgün bir şiir arayışına yöneldim.

 

 

Şu an üzerinde çalıştığınız hangi tür eserler var ve ne zaman yeni kitabınız raflarda olacak? Son olarak edebiyat adına söylemek istedikleriniz ile söyleşimizi neticelendirebiliriz.

Şu an bir hikâye ve roman hazırlığım var. Romanımda son düzeltmeler yapılıyor, hikâyenin ise biraz süresi var. Zannediyorum mayıs, haziran aylarında yeni bir kitap ile yola devam edeceğimi düşünüyorum. Edebiyat adına söyleyebileceğim ise genel olarak her yazar aslında kendi hayatını yazar, ben de öyle. Yazar, kendi iç dünyasında yaşadıklarını dışa vuran, çevresindeki duyguları sözlerinde harmanlayan kişidir aslında. İnsanlar bir güle baktığında rengini görür, yazar veya şair ise o gülü kimin koparacağından tutun da dikenlerin batacağı elin sahibini düşünmeden edemez. Bir şiirin satırlarını herkes iki saniyede geçer de şair, o bir satırı belki de bir aydan fazla sürede yazar. Kısacası edebiyat sadece yazan için değil, okuyan içinde, ona hizmet eden herkes için aslında abıhayat suyudur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu